GERİ

 


SACHS'IN HASTALIĞI
"YAZILI OKUMALAR"

13.İnsan ilişkileri

        

        

"Çoğu zaman öfkeli mi, yorgun mu yoksa neşeli mi olduğunu anlayabilirim. Bugün öğlen, hattı bana yönlendirdiğinde sesin sakin ve ağırbaşlıydı. Hâlâ da öyle, ama biraz kederli, sanki bir nöbetin sabahında seni uyandırdığımdaki gibi."

"Senin tahminlerine pek fazla güvenmem çünkü genellikle geç kalırsın. Kimi zaman, vaktin nasıl geçtiğini fark edemediğin hissine kapılıyorum. Fakat buna alıştım. Ve ihtiyacım olduğunda seni nerede bulacağımı da biliyorum zaten."

Yukarıdaki iki alıntı, Dr. Sachs'ın sekreteri ve yardımcısı Bayan Leblanc'ın düşünceleri. Bayan Leblanc uzun yıllardır birlikte çalışmanın verdiği bilgi ve deneyimle Dr. Sachs'ın başka bir yönünü anlatıyor bu bölümde bizlere.

Hekimler yalnız hizmet verdikleri kişilerle değil, birlikte çalıştıkları insanlarla da karşılıklı bir saygı ve sevgi ilişkisi içinde çalışmalıdırlar.

Bir hekimle karşılaşıldığında öncelikle onun yanındaki insanlara nasıl davrandığına dikkât edilmelidir. Bu sırada onun "karakteri, kişiliği ve hekimliği" hakkında bilgi edinmek mümkün olabilir.

İnsanlar ne kadar çeşitliyse, onların ilişkileri de o kadar çeşitlidir. Dahası aynı insanların birbirleriyle ilişkileri zamana, duruma, olaya ve ilişkide olan kişilerin o anki ruh durumlarına göre farklılıklar gösterebilir. Ancak bir "hizmet alanında" kişilerin olabildiğince "profesyonelce" davranması gereklidir. "Profesyonellik" resmi davranmak demek değildir; işin gerektiği davranışların belirli kurallar çerçevesinde ve olabildiğince "aynı" olması demektir.

Sanıldığının tersine bu tür davranış kalıbında "duygu"lar da vardır. Hele hekimlik gibi "duygu"ların ilişkiye her anlamda yardımcı olduğu mesleklerde bu bir zorunluluktur. Genellikle yanlış olarak bunları "profesyonellik dışı" davranışlar olarak niteleyenler olabilir. Ama örneğin bir çocukla "duygusal" bir ilişkiye girmeden onun sorununu anlama ve çözüm bulma olanağı yoktur. Dahası böylesi "katı ve resmi" bir ilişki sorunun çözümlenmesini güçleştirdiği gibi bazen olanaksız hale de getirir.

Profesyonellik "duygusal" davranışların da "sırıtmadan", "rol olduğu anlaşılmadan", "sahiden" yapılmasını gerektirir. Eğer bir benzetme yaparsak hekimler ve sağlıkçıların "iyi oyuncular olması" gerektiğini söyleyebiliriz.

"Benzetmeci tiyatro" da oyuncu rolün içine girer, onunla "özdeşleşir". İyi oyuncular bu nitelikleriyle anımsanırlar ve bu davranışları genellikle "övgüyle" karşılanır. Sağlıkçılar da ilişkilerinde "iyi oyuncular" olmak zorundadırlar. "İyileştirme" göreviyle yükümlü kişiler önce kendileri "iyi" olmak zorundadırlar. "Hastayı iyileştiren hekimlerin iyiliğidir."

Onların o sıradaki ruh halleri, duygusal olarak etkilendikleri koşulları, sıkıntıları ne olursa olsun, hep "en iyi" durumdaymış gibi olmak, böyle anlaşılmak zorundadırlar.

Onların hallerinin "profesyonelliğin gereği" mi, yoksa "gerçek durumu" mu gösterdiğini genellikle onlarla uzun zamandır birlikte olmuş yakınlarındaki iş ya da ekip arkadaşları bilebilirler. Bu bilme durumu, karşılıklı olarak onlara "birbirlerini sağaltmak" gibi ayrıca bazı görevler yükler.

Anlamak sorunların hepsini çözmek için ilk koşuldur.

Anlamak için de tüm ayrıntıları, bütünü gözden kaçırmadan görmek gerekir.Orada yakalanacak bir "ipucu" ilişkiyi de sonucu da "bambaşka" kılabilir.

Sağlık hizmetinden yararlanırken hekimlerin hastalarına yönelik davranışlarından önce, onların birlikte çalıştıkları diğer insanlarla ilişkilerine bakılmalıdır. Onların birbirleriyle ilişkilerinde, bu ilişki sırasında birbirlerine bakıp bakmadıklarına, eğer bakıyorlarsa gözlerindeki bakışa, ağızlarından çıkan sözün çıkış biçimine, sertliğine ya da yumuşaklığına, seçilen kelimelere, duruşlarına, bedenlerinin, özellikle ellerinin ve başlarının hareketlerine bakılmalıdır. Bunların herhangi birisi bir çok şeyi anlatabilir.

Eğer bütün bunlardan onun "olumlu" bir durumda olmadığı sonucu çıkarılırsa ve eğer koşulu varsa "hekim seçme hakkı"(*) bu sırada gündeme getirilmelidir. Çünkü bir "olumsuzluk"la başlayan bir ilişkiden "olumluluk" çıkmayacaktır. Ama bu durumu da gerekçesiyle açıklamak ve yapılan saptamayı başkalarıyla, özellikle belirlemeyi yapan yetkililerle, orada bulunan ekibin diğer görevlileriyle ve uygun bir koşul sağlanırsa da o hekimle konuşmalıdır.

Eğitim yalnızca "formel" bir şekilde, yani okulda ve bu amaçla düzenlenmiş özel alanlarda ve etkinliklerde olmaz. En iyi öğretici yaşamdır. Yaşamın içinde yaşayarak ve yaparak öğrenme de en kalıcı, tutum ve davranışlara dönüşen bir öğrenme yoludur. Hekimler hastalarından "meslekleriyle ilgili" çok şey öğrenirler.

Bunların arasında kuşkusuz "hastalıklarla ilgili, çoğu kitaplarda yazmayan bilgiler" vardır. Ama en az onlar kadar önemli olan bir bilgiyi de hekimler hastalarından, hizmet verdikleri insanlardan ve hizmeti birlikte yaptıklarından alırlar:

"Nasıl 'iyi bir hekim' olunacağı, nihayetinde nasıl 'iyi bir insan' olunacağını".

Bayan Leblanc'ın gördüklerinin en azından olumlu yanlarını bir hekime başvuran herkes hizmetinden yararlandıkları hekimlerde aramalıdır.

Herkesin mesleğini gerektiği şekilde "iyi yapan", hem birlikte çalıştığı çalışma arkadaşlarına hem de hizmetinden yararlanan insanlara "iyi davranan" hekimlerden hizmet alma hakkı vardır.

Kasım 2008/Alihocalar

___________________
(*) "Hekim seçme hakkı" kimden ve hangi sağlık kuruluşundan hizmet alacağını belirleme hakkıdır. Temelinde "mesleğini hiçbir etki altında kalmadan uygulayabilen bir hekimden hizmet alabilme" unsuru vardır. Bu hakkın gerçekleşmesi sırasında, seçimi yapanın hizmetle ilgili herhangi bir eksiklik ya da olumsuzluk yaşamaması ön koşuldur. Seçim ilk basamak hekimi için hizmetten yararlanacak kişinin kesin belirleyiciliği ile olmalı, ikinci ve daha üst basamaklar için "ilk basamak" hekiminin rehberliği ve işbirliği söz konusu olmalıdır.

 

GERİ

 

BU SİTENİN HER HAKKI MAHFUZDUR.
ANCAK KAYNAK BELİRTEREK ALINTI YAPILABİLİR.