Dr. Mustafa SÜTLAŞ İÜ Lepra Araştırma ve Uygulama Merkezi
ÖZET
Günümüzde
sağlık hizmet ve organizasyonunun; sağlıklı yaşama hakkının
bütünleyeni olan ve “hasta hakları”
olarak tanımlanan haklar göz önünde tutularak yeniden
düzenlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle hizmeti verecek olan
sağlık organizasyonunun görevlilerinin eğitiminde de “hasta
hakları” bir ana başlık olarak ele alınmak zorundadır.
Bu bağlamda temel
tıp eğitiminin “neyi ve kimi hedeflemesi, neleri içermesi,
nasıl olması, ne şekilde sunulması” konuları ve bunlara
ilişkin uygulamalar hasta hakları gözetilerek yeniden
kurgulanmalıdır.
Dahası bu
süreçlere hizmetin alıcısı sıfatıyla hasta ve
yakınlarının da katkı ve katılımları söz konusu olmalıdır.
SUMMARY
Today “Health
services and their organisations” must be necessary to
reorganize according to health rights and patients rights. Therefore
“patients rights” must be held on as a basic matter
during the education of the all health officers include the
physician.
Elemantery basic
medical education and all implementary skills must be programme the
targets, the contents, narration and presantation models.
Also patients and
their relatives must be participate and to contribute all the
educational process.
Çağdaş sağlık
hizmeti sadece hastalıkların tedavisini ve sağlıklılık haline tam
olarak kavuşulamayan durumlarda esenlendirme hizmetlerini değil, aynı
zamanda sağlığın korunması ve geliştirilmesini de kapsamaktadır. Bu
durum sağlık hizmetlerinin yalnız hastalanıldığında yararlanılan bir
hizmet değil; toplumu ve onu oluşturan bireylerin sürekli ilişki
içinde bulunduğu bir alan olduğunu gösterir.
Toplumun
bütününü ilgilendiren tüm süreçlere
toplumun tümümün katılması demokrasinin olmazsa
olmaz kurallarından birisidir. Gerek talebin belirlenmesinde, gerekse
sunu için gerekli koşulların ve kaynakların yaratılmasında
toplum katılımı çağdaş öğretilere girmiş temel öğelerden
birisidir. Yukarıda belirttiğimiz ilişki nedeniyle sağlık hizmetinin
de daha baştan bu katılımı zorunlu kılan türde bir hizmet olduğu
da açıktır.
Diğer yandan
bilimsel, doğru ve etkin sağlık hizmetinin bir ekip hizmeti olduğu
kabul edilmektedir. Bu iki saptamayı göz önünde
tutarsak; sağlık hizmetiyle ilgili tüm süreçlerde
sunulan hizmetinden yararlanma durumunda olan sağlıklı ya da hasta
tüm insanların aktif bir katılım ve işbirliğinin olması
gerektiğini söylenebilir.
Geleneksel
tıp, hasta ya da sağlıklı insanların, bu hizmetin gerektirdiği bilgi
ve donanıma sahip olmamaları gerçeğinden yola çıkarak,
hizmeti alanın yalnız kendisine söylenenleri yerine getirmesiyle
yetinmekte, bir anlamda hasta/sağlıklı insan ile hekim/sağlıkçıyı
“karşı karşıya” koymaktadır.
Bugün
giderek daha yaygınlaşan “ticarileşmiş” tıp ise
“hastayı merkeze alarak” hizmet vermeyi “modern”
bir yaklaşım olarak ileri sürmektedir. Ancak bu yaklaşımda da
“hasta/sağlıklı kişi” ekibin ortasında ya da merkezinde
de olsa ekibin “dışında/karşısında” ve ikinci bir
kişidir.
Oysa
insanı temel alan bir hizmet, sağlık hizmetini verenlerle hastayı
“bir arada ve birlikte” yani bir ekibin unsurları
olarak değerlendiren bir hizmet olmak zorundadır. Bu anlayışla
hasta/sağlıklı kişi sağlık ekibinin olmazsa olmaz unsurlarından
birisi olarak nitelenmeli ve böyle kabul edilmelidir.
Demokratik
toplumlarda herhangi bir hizmet alanında o hizmetten yararlanacak
olan toplumun ve bireylerin gereksinimlerinin birlikte belirlenmesi
ve bu gereksinimlerin nasıl karşılanacağının organizasyonunun
birlikte şekillendirilmesi esastır. Bu gerçekten hareket
ederek; toplumun ve bireylerin gerek doğrudan gerekse ait oldukları
örgütlenmeleri aracılığıyla sağlık hizmetinin organizasyonu
ve hizmet sunumu sırasında da aktif ve etkin rol almaları gerektiğini
söyleyebiliriz.
Tüm
bu doğrular ışığında, sağlık hizmet ve organizasyonunun; sağlıklı
yaşama hakkının bütünleyeni olan ve “hasta
hakları” olarak tanımlanan haklar göz önünde
tutularak yeniden ele alınması gerekmektedir. Hizmeti veren kişi ve
kurumların yönetimlerinden uygulamalarına ve çalışmalarına,
standart tanı ve tedavi protokollerinden hizmetin denetimine kadar
her türlü yönetsel görev ve hizmet sürecinde
hastaların da katılımına olanak tanıyacak yeni düzenlemelerin
yapılması, sağlık hizmetinde temel olan “önce zarar
vermeme” ve “özerklik” ilkeleri başta
olmak üzere tanımlanmış ve ortaya konulmuş tüm hasta
haklarının işlerlik sırasında varolacak, gözetilecek ve yaşama
geçirilecek şekilde gerçekleştirilmelidir.
Böyle bir
hizmeti vermekle görevli olan sağlık personelinin başta hekimler
olmak üzere hizmetin gerek ve gereksinimlerine göre eğitim
alması da zorunludur. Dolayısıyla söz konusu eğitimi belirleyen,
planlayan, veren ve uygulayan tüm yapıların bu durumu öngörerek
çalışmalarını gerçekleştirmesi sürdürmesi
gereklidir.
Tıp eğitiminin “neyi
ve kimi hedeflemesi, neleri içermesi, nasıl olması, ne şekilde
sunulması” konusunun bu hizmeti verenlerin ve onların çeşitli
amaç ve biçimlerdeki örgütlenmelerinin
gündeminde olması doğaldır. Yukarıda açıklanan nedenlerle
bu hizmetin alıcısı sıfatıyla hizmet sürecine katılan hasta ve
yakınlarının da bu sürece ilişkin istem ve beklentilerinin
olmasından doğal bir şey yoktur. Ülkemizde bu alanda yeni yeni
yaygınlaşmakta olan hasta ve yakınları örgütlerinin de bu
süreçlere dahil, hatta müdahil olmaları da doğal
sayılmalıdır.
Bu bakışla tıp
eğitimi konusuna hasta ve yakınları açısından yaklaşıldığında
Tıp eğitiminin içeriğine ilişkin beklenti ve isteklerini şu
noktalarda şekillendirmek mümkündür.
Tıp
Eğitimi hasta hakları gözetilerek yeniden kurgulanmalıdır:
Bu doğrultuda,
sağlık hizmetine ulaşma ve yararlanma, sağlık hizmetleriyle ilgili
bilgilenme, hasta ve yakınlarının aydınlatılması ve eğitimi, tanı,
tedavi ve hizmetin ilişkin tüm karar süreçlerinde
birlikte karar alınması ve aydınlatılmış onamın her tıbbi işlemde
gerçekleşmesi, gizlilik, insan onuruna yakışır tutum, mesleği
uygulamada dikkat ve özen, ihmal ve tavsamanın ortadan
kaldırılması, hak ihlâlleri olduğu kuşkusu ve kaygısı ortaya
çıktığında bunları giderecek başvuru ve şikayet
mekanizmalarının işletilmesi konuları, her tıbbi uygulama ve buna
ilişkin bilginin üretilmesi sürecinde dikkate alınmalı ve
uygulamaya ilişkin boyutları ortaya konulmalıdır.
Tıp
eğitimi süreçlerinde hasta ve yakınlarının doğrudan
katılımı sağlanmalıdır:
Bu amaçla
gerek hastaların kendileri, gerek yakınları, gerekse onların içinde
yer aldığı hastalıklara ilişkin gönüllü yapılanmalar
hizmetin sunumunda görev yapan ekibin doğal bir üyesi
olarak kabul edilmeli ve işlerlik böyle sağlanmalıdır.
Tıp eğitiminde
“hekimlerin” eğitimi kadar hasta ve toplum eğitimi de göz
önünde tutulmalıdır:
Tıp eğitiminde
sunulan konu ve bilgilerin bu özel eğitimi almamış sıradan
insanlarında da anlayacağı biçimde ortaya koyacak ve toplum
eğitimini sürekli bir şekilde sağlayacak içerik ve
biçimde oluşturulmalıdır.
Tıp
eğitimi sırasında “Hasta Hakları” bağımsız bir ders
olarak işlenmelidir:
Hasta ve hasta
yakını hakları konusunun özel bir ders olarak tıp eğitimi
müfredatının içine konulmalı, bu dersin sunum ve
uygulamasında bu alanda kurulmuş ve görev üstlenmiş olan
genel ve hastalıklara özel gönüllü yapılanma ve
örgütlerle işbirliğinde bulunulmalı, derslerin sunumu ve
sürdürülmesinde yardımlaşma sağlanmalıdır.
Hasta
ve yakınlarının tıp eğitimini ve bu eğitim sırasında verilen hizmeti
değerlendirmesi sağlanmalıdır:
Hem verilen hizmetin
hem de bu hizmetin öğretildiği tıp eğitiminin denetim ve
geliştirilmesi süreçlerinde kullanılan “geri
besleme” unsurları arasında hasta ve hasta yakınlarının
değerlendirmeleri ve istemleri de göz önünde tutulmalı
ve bu tür değerlendirme süreçlerini sürekli
işletecek şekilde değerlendirme sistemleri oluşturulmalıdır.
Yapılabilecek
somut işler
Tüm bu beklenti
ve isteklerin yaşama geçirilmesi konusunda da; bu alanda
hizmet verecek olan hekim ve diğer sağlık personelinin eğitimine
ilişkin süreçlerde ve uygulamada da ise şunlar
yapılabilir:
Her tıp öğrencisi
hazırlık sınıfı dışındaki kalan beş yıllık eğitim sürecinde
yılda en az 10 hasta olmak üzere, tıp eğitimi süresince
eğitimin verildiği kurumdan hizmet alan toplam en az 50 hastaya onun
birinci dereceden bir yakınıymış gibi yardımcı olması ve takibinin
üstlenmesi sağlanmalıdır. Bu izleme ve hizmete eşlik etme
sırasında hem hastaya sunulan hizmetin tıbbi yönden
değerlendirilmesi yapılmalı, hem de aynı süreç hasta
gözünden bu öğrencinin performansı açısından
değerlendirilerek nota dönüştürülmelidir.
Her öğrenci
staj süresinde eğitim gördüğü birimlerin verdiği
eğitim ve hizmeti belirlenmiş kural ve yöntemlerle
değerlendirmeli, bu değerlendirme de onun staj sırasındaki performans
ve başarısında rol oynamalıdır.
Her öğrenci
eğitimi boyunca en az bir hekimin mesleki faaliyeti konusunda hasta
haklarına uygun davranıp davranmadığını ortaya koyacak şekilde,
sürekli ve düzenli olarak değerlendirmede bulunmalı ve bu
değerlendirme ve gözlem sonuçları da hem hekim, hem
hizmet, hem de öğrenci açısından bir eğitim etkinliğine
dönüştürülmelidir.
Her tıp öğrencisi
tıp eğitimi süresince bir hasta hakları dersi görmeli ve
tüm eğitiminin sonunda da “Hasta hakları stajı” adı
altında kısa süreli bir staj yaparak eğitimini tamamlamalıdır.
Tıp eğitimi veren
kurum ve kuruluşlar da hizmet verdikleri herkese veya koşullar uygun
değilse bilimsel örnek seçim kuralları gözetilerek
yani objektif bir şekilde hizmet verilen hasta ve yakınlarının
değerlendirme yapmalarını talep etmeli ve bunların sonuçlarını
hizmete ve eğitime yansıtmalıdırlar. Bu çalışmaları yine
eğitim açısından diğer sağlık kurumlarında da
gerçekleştirmeleri ve sonuçlarını bilimsel çerçevede
ortaya koymalıdırlar.
Özellikle
hizmetin değerlendirilmesine yönelik olarak hazırladığımız ve bu
sunumuz sırasında dağıttığımız “Hasta
Hakları Değerlendirme Formu”(*) birlikte tartışılarak son şekli
verilmeli, tüm sağlık kurumlarında ve sürekli uygulanacak
bir şekilde hizmete katılmalıdır.
Dr.,
İstanbul Lepra Hastanesi
34747-Bakırköy/İSTANBUL e-posta: mustafa@sutlas.com
NOT: Bu metinin
içeriği konuşma formatında TTB tarafından 8-9 Mart 2002
tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilen “TIP
EĞİTİMİ BULUŞMASI”nda HASTA VE HASTA YAKINI HAKLARI DERNEĞİ
adına sunulmuştur.
(*)Bu forma Hasta
ve Hasta Yakını Hakları Derneği’nın resmi internet sitesinden
ulaşmak mümkündür.
|